fbpx

Çocukluk Döneminde Korkular ve Kaygılar

En küçük çocuklardan, en olgun yetişkinlere kadar her birey yaşamında en az bir kez korku ve kaygıyı deneyimlemiştir. Çocukların gelişim dönemlerinde de çeşitli korku ve kaygılara oldukça sık rastlanmaktadır. Peki korku nedir? Korku ve kaygı aynı şey midir? İsterseniz biraz bunlara açıklık getirelim. Korku ve kaygı birbiriyle ilişkili benzer duygulardır, bu nedenle de sıkça karıştırılır. Korku; anlık ve belirli bir tehlike anında hissedilen, kaynağı belli olan heyecansal bir tepkidir. Kaygı ise; kaynağı belirsiz, etkileri uzun sürebilen ve daha çok geleceğe/bilinmeyene karşı geliştirilen içsel bir durumdur. Korku ve kaygı belli bir düzeyde olduğu sürece, hayatta kalma refleksimizi devreye sokmaya yarayan, koruyucu işlevi olan duygulardır. Yani çocukların korkularının olması normal olduğu gibi ayrıca gereklidir de. Kaygılarla erken yaşta başa çıkabilmek bireyleri, yaşamlarındaki değişimlere ve zorluklara hazır hale getirir.

Bebekler doğdukları andan itibaren belli bir yaşa gelene dek korunmaya muhtaçtırlar. Kendilerini koruyabilme becerisi geliştirene kadar uzun bir süre geçmesi gerekiyor. Bebeğin dış dünyadan gelen, bilinmeyenlerden korunması için geliştirdiği reaksiyon korku oluyor. Bu nedenle de korkması değil, korkmaması anormal bir durum olmaktadır. Bazı korkular gelişimsel olarak yaşa bağlı ortaya çıkar ve kaybolur, bazıları ise hatalı başa çıkma yöntemler sebebiyle kalıcı olabiliyor hatta yetişkinliğe kadar sürebiliyor. Korkular çocuğun gelişimine bağlı olarak zamanla değişime uğrar. Korkular giderek somutlaşır, hayaller gerçekmiş hissi verir. Çünkü çocuk soyut düşünce yetisi kazanmış olur ve bilinmeyen onun için daha da korkutucu hale gelir.

YAŞ DÖNEMLERİNE GÖRE KORKULAR

Bebeklik dönemi: Yüksek ses, gürültülü ortamlar, yabancılar, ani hareketler, büyük nesneler.
1-2 yaş: Anne-babadan ayrılma korkusu, tuvalet, fazla gürültü, ortam ve ev değişikliği.
3-5 yaş: Anne-babadan ayrılma, hayvanlar, karanlık, ‘kötü adamlar/hırsız’ vs.., gece sesleri, vücuduna zarar
gelmesi…
5-6 yaş: Anne-babadan ayrılma, şimşek/gök gürültüsü, karanlık, canavar, hayalet vb.. hayali varlıklar, yalnız
uyuma korkusu…

KORKUYU YÖNETMEK

Her çocuk dönemsel olarak farklı korkular geliştirebilir. Önemli olan bu noktada çocuğa doğru yaklaşıyor ve doğru müdahaleleri yapıyor olmaktır. Çocuk korkularını sözel olarak dile getirmeye başladığı an anne-baba söylediklerine, yapacağı telkinlere ve davranışlarına çok dikkat etmelidir. Çünkü çocuk hissettiği olumsuz duygular karşısında rahatlamak ve tekrardan güvende hissetmek için anne-babaya başvurur ve karşılaşacağı hatalı bir tepki durumu daha da pekiştirebilir. Tehditkar söylemler çocuğu her zaman daha da tedirgin hissettirecektir. ‘Bunu yaparsan giderim, annen olmam.’, ‘Seni başkasına veririm.’, ‘Ben artık senin baban değilim.’ vb… ifadeler çocukta reddedilme, yalnızlık gibi duyguları arttıracak, korkularının derinleşmesini sağlayacaktır. Ayrıca çocuğa anlatılan hikayeler ve masallar aracılığıyla korkuyu eğitmek için kullanmak da çocukta yeni korkular başlatabilir veya mevcut olanları pekiştirebilir.

Korku çocuğa anne-baba tarafından veya çevresinden istemeden de olsa öğretilebilir. Sokakta bir köpek gördüğü zaman çocuğun elini daha sıkı tutmaya çalışan, arkasına geçirmeye çalışan veya hem kendisini hem çocuğu olduğu yerden uzaklaştıran bir annenin çocuğunun köpekten korkmaması çok düşük bir olasılıktır. Çocuk anne-babaların korkularını içselleştirmeye karşı oldukça duyarlıdır ve bu şekil yaşantılar kalıcı sonuçlar ortaya çıkarabilir.

ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Çocuğunuz onu anladığınızı hissetsin: Korku/kaygı gibi yoğun duyguları elinde olmadan hisseden bir çocuğun duygularını yok saymak, küçümsemek, varlığını reddetmek, hafife almak ve yargılamak onun korkularını daha da arttıracaktır. Anne-baba olarak öncelikle çocuğunuzun duygularını kabullenmeli, gerçek dışı veya hayal ürünü olsa bile onu anladığınızı hissettirmelisiniz. Onu dikkate alarak dinleyin ve anlamaya çalışın. En önemlisi de empati kurmaya çalışın. ‘Aman bunda korkacak ne var?’ ‘Yok öyle şeyler, inanma!’ diyip çocuğun duygularını küçümsemek ve eleştirmek yerine; ’Evet, haklısın korkmuş olabilirsin.’, ‘Seni anlıyorum, ben de senin gibiyken ….dan korkardım.’ gibi ifadeler kullanarak duygu yansıtması yapmalısınız.

Güven verin: Mutlu olmak, üzülmek, şaşırmak gibi korku da doğal bir duygu ve çocuğun gelişiminin bir parçası. Bu yüzden öncelikle bunu kabullenip çocukla anlayış çerçevesi içinde ona tekrardan güven vermek için işbirliği yapmalısınız. Onu korkutan şeyi anlatmasını dinlemek, tarif etmesini istemek, ifade etmekte zorlanıyorsa resmini çizmeye teşvik etmek ve sonrasında bunlarla ilgili konuşarak, korku olarak algıladığı şeylerle ilgili bilgi vermek, aslını keşfetmeye çalışmak gibi yöntemlere başvurabilirsiniz. Ayrıca çocuğun yaşamının ilk anlarından itibaren aşırı koruyucu bir tavır sergilenmemelidir. Bu takdirde çocuk her şeyi tehdit olarak algılamaya programlanmış olacak ve çeşitli korkular geliştirecektir. Güvenliğini göz önünde bulundurarak, bilinmeyenlerle ilgili basit ve mantıklı açıklamalar yaparak, gerektirdiği takdirde kitap, öykü, şarkı, oyun gibi materyalleri de araç olarak kullanarak çocuğa güven ortamı oluşturmalısınız.

Zorlamayın: Günlük hayatta herkesin en az bir kez duymuş olduğu ‘Korkularının üzerine git!’ mottosu çocuklar söz konusu olduğunda pek de etkili bir yöntem değildir. Korktuğu şeyle çocuğu direk baş başa bırakmak korkusunu azaltmak yerine daha da arttıracaktır. Çocuk korktuğu şey/durum her ne ise aşamalı olarak yavaş yavaş alıştırılmalıdır. Denizden korkan bir çocuğu kollarından tutup suya atmak yerine, önce deniz kenarında vücuduna suyun değmesine izin vererek, çeşitli kum oyuncaklarıyla oynayarak sonrasında ayaklarını denize sokarak ufak adımlarla bunun üstesinden gelmeye çalışılmalıdır. Yine aynı şekilde karanlıkta yalnız uyumaktan korkan bir çocuğun üzerine kapıyı çekip tek başına uyumasını beklemek yerine ilk geçiş döneminde gece lambası kullanmak, ‘Kapıyı senin için açık bırakacağız.’ diyerek kaygı seviyesini azaltmaya çalışmak daha etkili olacaktır. Korktuğu hayvanın resimlerine bakıp, o hayvanın oyuncağını almayı teklif edebilirsiniz. Böylece oyunda kontrol edebildiği veya resmedebildiği bir şey ona eskisi kadar korkutucu gelmeyecektir. Çocuğa ihtiyacı olan zamanı vermelisiniz, sabırlı olup hazır olduğu anı gözetmelisiniz.

Sezen GÜRBÜZ

Uzman Klinik Psikolog

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir